Kendi sahasında bir türlü galibiyet alamayan Altay’a da ilaç olduk. Hoca değişikliği isabetli oldu ama nefesimiz bu kadar…
Dalcı Ankaragücü’nü süper lige taşımış başarılı bir hocadır ama sihirbaz değildir. “Hoca geldi, 3 maçlık galibiyet serisi yakalayabiliriz” diyen hayalperestleri bir kenara ayırırsak, transfer tahtası açılmadan bu takımın ligde tutunamayacağını herkes görüyor. Zaten hocanın da gelirken tek şartı; “Ocak ayından önce yasağın kaldırılması” idi. Yönetim bunu kabul etti ve kendisine bu konuda söz verdi. Yani zorunlu bir durum var. Yoksa yönetim gönül rızası ile bu yaklaşımı sergilemiyor !
Peki hoca açısından bu ne demek oluyor ?
Mustafa Dalcı’da aynen Metin Diyadin gibi “yasak kalkmazsa bu takım düşer” diyor…
Anlayabildiniz mi çekirdekçiler ?
Hâlâ “Metin Diyadin daha iyi olmaz mıydı ?” diye sormanızın ne kadar saçma olduğunu görün artık…
Eğer yasak kalkar, tecrübeli ama yaşı geçmemiş 4-5 futbolcu takviyesi mümkün olabilirse küme de kalma ihtimalimiz olabilir. Ama ilk yarıyı 10 puanla bitirirsek, ikinci yarıda şampiyonluk mücadelesi veren Samsunspor’un tamamını transfer etsek 1.77 puan ortalaması ile 32 + 10 = 42 puanla yine düşeriz. Bu muhtemel performansın matematiği…
Ama bu durumda çekirdekçiler faturayı yine hocaya keserler. Yahu anlamıyor musunuz; hocalık bir durum yok, ilk yarının son 5 maçında 2-3 puan toplasak bile hocaya söyleyecek sözünüz olamaz. Çünkü hoca baştan ne olacağını söylemiş zaten !
Hepimiz de yaşayarak görmüşüz. Kendi sahanda oynadığın 6 maçta 1 puan almışsın, hâlâ hakemler suçlu gerisi pirüpak…
Devam ediyorlar…
“Genç ve kırılgan bir takım”mışız…
Peki biz ne diyoruz ?
Tecrübeli futbolcular lazım, yoksa bu takımdan patlama bekleyemeyiz, ancak üç maçta üç puan toplayabiliriz ki o da bize ligin kalanı için ilaç olmaz…
Uzun süre sessizliğini koruyan Başkan konuşmaya başladı ama bu sefer de plan program açıklamadan “transfer tahtasını açacağız” sözünü duymaya başladık.
Rakam vermeden bu açıklamanın hiçbir inandırıcılığı yoktur !
31 Aralık 2022 tarihine kadar eski futbolculara olan borçlar için 47 milyon lira, vergi borcu için 9 milyon lira olmak üzere toplam 56 milyon lira sadece transfer tahtasını açmak için gerekiyor. Karşılığı 3 milyon dolar…
Bu parayı ödemekle bitmiyor ; yeni transferlerin peşinatları, mevcut kadronun aylık ödemeleri ve kulübün aylık giderleri için de kaynak lazım…
Yani Arda Güler’den gelecek pay için düşünülen rakam yetmez !
Hadi yuvarlak hesapla soralım, 40 gün içinde 5 milyon dolarlık kaynak yaratma planınız var mı ?
Alpaslan Göksel Gültekin, aylardır bu miktarın 3 katının nerede durduğunu söylüyor…
Gençlerbirliği’nin Beysukent arsasına yapılan 5 tanesi dubleks, 4 tanesi tripleks, toplam 121 bağımsız bölümden nasıl çırak çıkartıldığının bir özetini yeniden yapmış. Hiç haksızlıkta yapmamış, kulüp kasasına giren 10,8 milyon TL sembolik tahsilat miktarını da ihmal etmemiş !
Şimdi Sayın Gültekin’in uslubuna takılmak yerine esasa odaklanın olur mu ?
Eğer taraftarsanız 600 milyon lirayı aşması gereken toplam gelirden Gençlerbirliği’ne düşecek yüzde 50 payın peşine düşün. Göreceksiniz borç filan kalmayacak…
Bu hesaba 14 gayrimenkulümüz (arsa, daire, dükkan) dahil değildir !
Matematik çok şey söylüyor ama biz Niyazi beyin ne söyleyeceğini merak ediyoruz. Gençlerbirliği’nin buharlaşan bu değerlerini tekrar yağmur olarak yağdırmasını bekliyoruz.
Yancılar bu hesabı bizden önce kendisinden istemek yerine bir ayağı çukurdaki kulüplerini hayallerinde yaşatmayı yeterli görüyorlar.
Bu bakımdan; “5,5 yılımız daha var” güzellemesinin temeli yoktur, yaşayarak göreceksiniz…