2 Haziran 2025 Pazartesi
DOLAR 39.24 ₺
EURO 44.81 ₺
STERLIN 53.16 ₺
G.ALTIN 4,219.19 ₺
BTC 105,291.56 $
ETH 2,527.47 $
BİST 9,019.57
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

Ercüment Tunçalp

Ercüment Tunçalp

Sosyal medya dili ve saygı

Yayınlama: 27 Mayıs 2025 Salı 12:08 Okunma: 684

Hani saygısız bir dil kullanmasalar her türlü eleştiri kabulümüz. O kalitedeki insanlardan gelen tenkitleri değerli bularak cevap niteliğinde yazılar da yazıyorum. Özeleştiri zaten hayatımızın bir parçası ve yanlış tahmin yaptığımı da kabul ederek bazen yanıldığımı da açık açık belirtiyorum.

Hatta 2022-23 sezonuna ait yanılgıların sebeplerini daha yeni yazdım.

Bahse konu bir diğer uslubu bozuk isimsiz taraftar da bir yıl önceki yazımı etiketleyerek her sözümün yanlış çıktığını söylüyor.

Onu da tekrar edeyim;

2024-25 sezonu Gençlerbirliği için 2 bölümdür. Birinci bölümde tecrübesiz bir hocayla ve yetersiz bir kadroyla mücadele ettik ve buna bakarak kötümserdik. 2025 yılının başında ise yeni bir durum vardı. Daha önce “transfere gerek yok” diyen yönetim tam 7 transfer yaptı (Joca, Leo Gaucho, Hanousek, Popa, Çağrı Fedai, Adem Eren Kabak, Mete Demir). 

Yani kariyerli bir hocanın eline bir de takviye edilmiş kadro verildi.

Haliyle bizim de tahminlerimiz değişti. Buna rağmen ben yeni yılda hep “play off’a katılmamızın garanti olduğunu ama ilk 2’den süper lige çıkışı zor bulduğumu”  söyledim. Tek yanıldığım konuydu ve bunu da kabul ettim.

Kaldı ki, daha sezon başında “bu hocayla olmaz” dememin ve bunu sık sık tekrar etmemin hoca değikliğine hiç katkı yapmadığı söylenebilir mi ?

Kadronun yetersiz olduğunu, önemli takviyeler gerektiğini sık sık söylememin, kadro yenilenmesi ile haklılığı ortaya çıkmadı mı ?  

Her türlü yanlışı hep beraber alkışlamamızın kulübe ne katkısı olabilir ?

Değerli bir kardeşimiz sormuş; “Rahmetli Atilla Aytek aday olduğunda kulübe yüzlerce naylon üye yapıldı. Kendilerini kulübün sahibi zannedenlerin aidatları ödediğini biliyorsunuz, bunları neden yazmıyorsunuz ?”

Çok yazdım ama gözden kaçmış. En son geçen haftalarda naylon üyeler için “biz bu filmi daha önce de görmüştük” dedim. Kaldı ki; ben Atiila ağabeyden önce yönetimden ayrılmıştım ve o seçimde Atilla Aytek listesindeydim, nasıl şikayetçi olmam. O günlerde isyan ettim. Şimdi tekrar ediyorum; naylon üyeler bu güne mahsus değildir, eskiden de vardı. Dolayısıyla en kısa zamanda bununla anılır olmaktan kurtulmamız gerekiyor.  

Gençlerbirliği isminin satışa çıkması eskiden de konu olmuştu ve çok tepki almıştı. Buna rağmen tekrar gündeme getirilmesi ve en yanlış zamanda servise sokulması akıl dışıdır. Sonra da buna sessiz kalanlar gerçek taraftar, itiraz edenler ise Gençlerbirliği düşmanı öyle mi ? Haydi oradan…   

Ancak esas konu dağılmasın. Üzücü olan taraf; son yıllarda saygısız bir dil kullanan insanların bizim seviyeli taraftar grubumuz arasına nasıl karıştıklarıdır…

63 yıllık taraftarlığımı tartışmaya açan, hatta kulübe düşmanlık ettiğimi ifade edenler oluyor. Bunlar sempati duydukları yöneticinin eleştirilmesini kuruma saygısızlık olarak görüyorlar. Eğer olaylara onların penceresinden bakmazsanız  

vay ki vay…

Arkasından da sigortaları atıyor ve kendilerinin de sonradan utanacağı sözler ağızlarından çıkıveriyor… 

Birilerinin adamı olmak, sağlam karakterli insanlara uymaz. Benim hayatımda kayıtsız şartsız desteklediğim (babam ve efsane başkanımız da dahil) hiç kimse olmadı.Ve kayıtsız şartsız yandaşlığa hiç saygı duymam. 

İktidarda olanı eleştirince muhalefet yandaşı olmazsınız. Pekala iki tarafa da aynı mesafede durabilirsiniz. “Peki sürekli Osman beyi eleştirirken Murat beye bir şey yok mu ?” diyenlere verilecek tek cevap var; icraat yapan eleştirilir, hareketsiz duran değil…    

Zamanı gelince, o tarafın faaliyetleri de masaya yatırılabilir…

Sonuç olarak; Sayın Osman Sungur ve Sayın Murat Şamil Şen geçicidirler. Kurum ise 102 yılı geride bırakmış ve inşallah sonsuza kadar da  yaşayacaktır.

Seviyeli taraftarlarımız her türlü eleştiriyi yapabilirler. Haklıysam açıklamamı yaparım, hata varsa kabul ettiğimi söylerim. Taraftarlığımı ise hiç tartıştırmam. Zira anlayış farkından kaynaklandığını görüyorum…

Duymak istediklerini benden duyamayanlar, benim yazılarımı takip etmesinler. Kimse mecbur tutmuyor ki. Güzelleme yapan sayısı yeterlidir, o tarafa kanalize olsunlar. Mutsuz olmalarını istemediğim için bunu söylüyorum.   

Gerçek taraftarlık kulübün muhtemel kayıplarını önlemeye yönelik bir tarzı gerekli kılar. Geçmişte yönetim içinde kaldığım sürede ve sonrasında da dışardan  neleri engellediğimi burada saymayı zül addederim.

Gençlerbirliği’nin ayırıcı özelliği nezih bir camia olmasıdır. Devamını ve korunmasını diliyorum.  

Tercüme google-site-verification: googleec066cadb209ea56.html