Gelen 3 puan moral dopingi oldu ama haftaya Kayseri’den puan gelmezse bu puanların anlamı kalmaz. Takımı tebrik edelim ve bu motivasyonla hafta içini iyi değerlendirelim.
Altıncı maçta alınan ilk puanlara sevinsek de tabelaya bakarak yazacak değiliz.
Zira yönetsel defolar aynen devam ediyor.
Kulübü İstanbul takımlarının fanatik taraftarları ile doldurdunuz. Hepsini ispatlı delilli önünüze koyduk. Zira eskiden böyle yönetici tipleri hiç olmazsa paylaşımlarını siler, kartviziti yenilerlerdi. Şimdikiler açık açık Gençlerbirliği kimliğinin önüne Fenerbahçe, Galatasaray kimliklerini koyacak kadar gözüpekler…
Peki neden bu muhteremler hâlâ aramızda acaba, bilen var mı ?
Hem sokaktan toplanmış naylon üyeler desteği ile seçim kazanacaksınız hem de “şampiyon yapan başkan tek aday olmalıydı” diyeceksiniz. Hakeden başkana o destek verilir, haketmeyene değil…
Üstelik bunun için Başkan’ın “ben Gençlerbirliği taraftarıyım” sözü de boşa düşmüştür. Zira bu bozuk düzene engel olamamıştır. Dolayısıyla şimdiye kadar Gençlerbirliği hayrına yapılmış bir icraatını biz göremiyoruz.
“Süper lige çıkardık ya” diyebilirler. O kupayı kazandığımız gün başımıza gelecek felaketi biliyorduk, nitekim bütün ağırlığıyla üzerimize çökmüştür.
Yapılan transferlerdeki kaos ortamında; ne yapacağını bilmez halde ve ihtiyaçlar gözetilmeden menajer yönlendirmesi ile kadro oluşturuldu. Sonra bütün bu başarısızlıklar tek kişiye yüklenerek eller oğuşturuldu.
Bu acemilikleri aylardır yazıyoruz. Ama daha da değerlisi gönderilen bir futbolcunun söyledikleri; “Yönetici adlı amatör bir şahıs” diyor Nalepa…
Sportif Direktör olsun futbolcu olsun, her gidenin arkasından konuşulmasını başka kulüplerde gören duyan var mı ?
Kaldı ki kaleci transferleri bile sorunludur. Elinizde Erhan gibi kendini kanıtlamış bir kaleci varken; Gökhan Akkan’ı aldınız. Yetmedi, piyasa değeri 4 milyon euro olan 3. kaleciyi de transfer ettiniz…
Bu mu sizin kadro planlamanız ?
Dolayısıyla keşke başımıza gelecek muhtemel felaket sadece bir alt lige düşmek olsaydı. Borç kar topu gibi büyüdü, başa çıkılamayacak duruma geldi…
İşte bunun için;
Sırtımızdaki mali yükle düştüğümüz yerde, “bekleme yapma, devam et” tabelasını görür ve yokuş aşağı ilerlemeye devam ederiz.
Oysa TFF 1. Ligde kalsaydık, orada yaşamak daha kolay olacaktı. Şimdi ise bu kaosu yaşatanlar; bir gün çekip gidecek ve eski başkan, eski yönetici olarak başka çatı altında hayatlarına mutlu şekilde devam edecekler.
Bizler mi ?
“Her toplum, layık olduğu şekilde yönetilir” gerçeğini içimize sindirerek, kendimize de bu durumdan pay çıkaracağız…
Hafta içindeki basın toplantısında yönetim adına yapılan açıklamalar hayli şaşırtıcıydı.
Söylenen söze bakar mısınız ?
“Belki dünyada çok az kulüp teknik direktörüne 5 yenilgiden sonra ‘sen devam et’ demiştir. Bu da istikrar açısından herkes için örnek olsun.”
Önce bir yanlışı düzeltelim. Hüseyin hoca süper ligde ancak 11. maç sonunda galibiyet görmüştür. Bu bakımdan “Demek ki süper lig hocası değilmiş” diyenlere ders niteliğinde açıklamanın altı boştur.
Yani dünya bir yana siz bir yanasınız. Onlar haksız, siz haklısınız öyle mi ?
Bir Temel fıkrası var…
Temel otoyolda ters yöne girer. Bunu gören trafik polisi; sürücüleri uyarmak için radyodan anons yapar. Bu arada ters yolda ilerleyen Temel de radyo dinlemektedir.
Polis radyodan; “Lütfen dikkat, ters yönde ilerleyen bir araç var.”
Temel bağırır, “ne bir tanesi hepsi hepsi…”
Yani sadece biz doğru yoldayız, bizim dışımızdaki herkes ters yolda !