İlk yarı 3 farklı bitince; golcüsü olmayan Gençlerbirliği için maç 45. dakikada bitmiş oldu. Hüseyin Eroğlu’da buna inanmış olmalı ki, sahadaki 22 futbolcunun en kötüsü olan Pereira’yı sahada tuttu. Elbette artık kendisinin de performansı sorgulanır hale geldi.
İkinci yarıda Fenerbahçe frene bastı ve sıcak havada kendisini hiç yormadı. Nitekim bu durumda bile zorlanan takımımızın tek golü defans oyuncusu Goutas’dan geldi. Bu güne kadar iyi bir santrafor almayan yönetim, yine çıkacak ve hikaye anlatacak. Aynen hafta içinde olduğu gibi…
Onyekuru “sakat” dedik bile bile aldınız. Bir de üstüne, “kısıtlı bütçemiz sebebiyle bu kulübün her kuruşunu dikkatle harcıyoruz” dediniz. .
Böyle mi harcıyorsunuz ?
Bu futbolcu bir menajer kazığıdır. Sözleşme Temmuz ayında imzalandı, 4 maç haftası geçti hâlâ sakatlığı düzelmedi. Düzelse bile yarım performansla oynaması için daha aylar geçmesi lazım.
Herhalde sokaktaki 10 yaşındaki bir çocuğa sorsanız onlar bile doğru yolu gösterebilirdi.
Bazı kulüplerde; sakat oyuncuya, geldiği kulüpte oynamayan futbolcuya veya gol atamayan santrafora yatırım yapmak tercih nedeni olabiliyor.
Zira bunların fiyatı çok uygun oluyor !
Üstelik hiç yorulmuyorsunuz; uyanık menajerler ve işbirlikçileri kimin ne istediğini iyi bildikleri için kimseye pazarlayamadıkları futbolcuları (!) sizin kapınıza kadar getiriyorlar. Dolayısıyla bazıları da (benim gibi) boşuna çenesini yoruyor, üstelik yancılardan da tepki görüyor. Neticenin değişmeyeceği biline biline de aynı bozuk plak çalmaya devam ediyor.
Hafta içinde basın sözcüsünden ilk 3 maçın tahlil sonucu geldi. “Hakem kararları ve sakatlıklar bu sonucu doğurmuş .“ Hadi acemice hazırlanmış bir taslak ortaya çıkmış, bunu hiç kontrol eden yok mu ?
- İlk 3 maçın istatistikleri incelenirse ne dediğim daha iyi anlaşılır.
- Hakem kararlarından şikayet etmeyen takım var mı ? Bu neyi gösterir ?
Hataların karşılıklı yapıldığını…
- Sakatları olmayan takım var mı ? Elbette yok…
Yahu bizi nasıl olsa kandıramazsınız; bari kendinizi de kandırmayın ki üç ay sonra söyleyecek bir sözünüz olsun ?!
Yine Fenerbahçe maçından önce, ‘kim kaleme aldıysa’, Başkan’ın konuşmasında da bütün hünerler döktürülmüş !
“Futbolda paniğe kapılmayacaksın, sakin olacaksın. Dünden yarına bir günde olacak işler değil bunlar” deniyor.
Bir de kaç günde olumlu yönde değişimi izleyeceğimiz söylenseydi de biz de öğrenseydik. Mesela 365 gün yeter mi ?
Esas bombayı en sona bıraktım. Gençlerbirliği Başkan Vekili ve Fenerbahçe Kongre Üyesi Erhan Kızılmeşe maçtan önce Fenerbahçe kampını ziyaret etmiş.
Bu kadar da değil. Fenerbahçe’nin ilk golünden sonra protokol tribününü de terketmiş. Çok merak ediyorum; acaba sevincini saklamak için mi, yoksa üzüntüsünü yaşamak için mi ?
Yazıklar olsun !