6 Aralık 2025 Cumartesi
DOLAR 42.53 ₺
EURO 49.56 ₺
STERLIN 56.76 ₺
G.ALTIN 5,748.04 ₺
BTC 92,309.78 $
ETH 3,161.98 $
BİST 0.00

    Ercüment Tunçalp

    Ercüment Tunçalp

    Serkan Aydın'a vefasızlık !

    Yayınlama: 13 Ağustos 2025 Çarşamba 13:51 Okunma: 627

    Konu, Serkan Aydın olayı…

    Önce şimdiye kadar bu kardeşimizle hiç yan yana gelmediğimi söylersem, olayın üzerine atlayacak bazı kişilere karşı önlem yerine geçebilir.

    Serkan Aydın kimdir ?

    En zor günlerinde, ağır sağlık sorunlarına rağmen; eski yönetimin ısrarları neticesinde hiçbir ücret talep etmeden dışardan “futbol şube sorumlusu” görevini üstlenen bir iş adamıdır. Kendisine borçlu olduğumuz ilk husus budur.

    Zira önce görevde kaldığı süreyi benzer görevler için ödenen aylık ücret ile çarparak kulübe o gün için sağladığı maddi desteği bir kenara yazmak gerekir.

    Sayın Aydın bu parayı istemiş mi ?

    Elbette hayır…

    Sadece bu hizmetine karşılık olarak bile şirketinin reklamı ve kendisine loca tahsisi uygun görülemez mi ?    

    Nitekim öyle de olduğu anlaşılıyor. Ancak nedense bu gün tersi ifade ediliyor.

    Gençlerbirliği Kulübü iki gün önce bir açıklama yayımladı. Burada tekrarlamayı içime sindiremem. Ne kurumsal seviyeye ne de etik kurallara uymayan bir açıklamaydı…

    Birinci faul buradaydı…

    Serkan Aydın icra yoluyla tahsil ettiği parayı, güya “reklam ve loca ” karşılığında vermiş. Peki o zaman sormazlar mı; “borç olmayan parayı neden icra karşılığı teslim ettiniz ?” diye…

    Elinizde reklam karşılığı tahsilat yapıldığına dair belge var mı ?

    Elinizde loca satışı karşılığında tahsilat yapıldığına dair belge var mı ?

    Eğer soruların cevabı ‘evet’ olsaydı, kulübe icra gelir miydi ?

    Öyle ya kurumsal bir işletmede parayı alıp, deftere yazmak yeterli mi ?

    Kaldı ki bu paranın borç olarak verildiğini hepimiz biliyoruz. Bunu da yönetimin bu şekilde kabul edip kayda alması sebebiyle öğreniyoruz.  

    Demokrasilerde “Başkan adayı olma cüreti” diye bir kavram var mı ?

    Kulüp kongre üyesi olan herkes bu görev için aday olabilir…

    Kaldı ki bu kulüpte önce aday olma kararı alan ve bunu duyuran; daha sonra kulübe üye olan yönetici örnekleri az mı ?”

    Bunlardan hangisi “cüret” tanımına daha uygun düşer ?

    Yönetime finansal destek sözü ile giren ama buna uymayıp kulübe yerleşen yöneticilere bir sözünüz yok mu ?

    Serkan Aydın’ın kulübün en zor günlerinde sağladığı kredinin, verdiği sözü tutmayanlar yanında hiç değeri yok mu ?

    Sonuç olarak; 45 senelik üyeyi bir kalemde silen bir anlayışın Serkan Aydın’ı silmesine şaşırmamak gerekir. Ancak daha da fenası kullanılan dildir.

    Ve bu da Gençlerbirliği kültürüne hiç uygun düşmemiştir. 

    Vefasızlığı Necip Fazıl Kısakürek’in tarifiyle bitirelim. “Ateş saatlerce yanar suyu ısıtır da, su bir saniyede ateşi söndürür. Vefasızlığı başka türlü tarif edemem” demiş büyük şair…

    Tercüme google-site-verification: googleec066cadb209ea56.html