Aynı dönemde kulübümüzde iş yapmış iki kişi olarak birbirimizi çok iyi tanıyoruz. Seçkin hoca, Türkiye’nin bir numaralı futbol duayeni rahmetli Cavcav’ın eğitiminden ve defalarca sınavından başarı ile geçmiştir.
Dolayısıyla kulübümüz içinde az sayıda kalan böyle bir değerimizin kaybı karşısında kayıtsız kalamazdım.
Nasıl bir iş disiplinine sahip olduğunu bildiğim için bu günkü değişimi yadırgadıım. Çektiği yönetimsel zorlukları tahmin edebiliyordum. Son yıllarda başarısını olumsuz etkileyen tabloyu gözden kaçırmamız mümkün değildi. Kendisine zarar vermemek için bu konulara şimdiye kadar hiç girmedim.
Eski yıllarda kendisinin de katkısı olan altyapıdan çıkan yeteneklerin (Arda Güler, İrfan Can Kahveci, rahmetli Ahmet Çalık, Gökhan Gönül gibi) bu gün iyice azalması hiç tesadüf değildir.
Aylardır altyapının bir ticarethane haline geldiğini bilmeyen yoktur. Sportif A.Ş’ye bağlanması bile tek başına bunun ispatıdır. Yani “parayı bastıran ancak o kapıdan girer” demektir.
Bir devrin tamamen kapandığını gösteren bu gelişmeler yanında, hizmetleri için Seçkin Topçu’ya bir kere de buradan teşekkür ederim.
İşte şeffaflığın olmadığı Gençlerbirliği’nde en şeffaf Topçu açıklaması :
“Alt yapıda yeni bir yapılanma var. Gençlerbirliği kültürüne uygun olmadığını düşünerek Gençlik Gelişim Sorumluluğu görevimden ayrılıyorum.
Değişimin, yetenekli oyuncu merkezli altyapımızı ‘ticari merkezli altyapı’ya dönüştürüp kültürümüzden uzaklaştırarak, fabrika ayarlarımızı bozarak, önemli değere sahip ‘Gençlerbirliği altyapı algısı’nı olumsuz etkileyeceğini düşünüyorum. Denenmiş, başarısızlıkla sonuçlanmış konularda ısrar, zaman kaybettirmesinin yanı sıra ekonomimize de zarar verecektir.
Yaklaşık 30 yıldır çalıştığım altyapımızdaki yeni yapılanmaya eleştirilerimi yöneticilerime iletmenin gönül rahatlığıyla görevimi bırakıyorum.”
Alışkanlık olduğu üzere kapalı kapılar arkasında konuşmamış Seçkin kardeşimiz. Bütün içtenliğiyle gerçeği camia ile paylaşmış. Elbette kendisi ile konuştum. Yukardaki açıklamaya tek kelime bile ilave etmedi. “Hepsi bu dedi.”
Daha ne olsun ?
Komşuyu, ahbabı kulüp içine sokanlar Gençlerbirliği kültürünü yok etmişlerdir.
İşte son örnek :
Yöneticilerden Atilla Yıldırım bir başka yönetici ile anlaşamadığı için istifa etmiş. İyi de olmuş…
Zira muhteremin aynı zamanda Bandırmaspor’da as başkan olduğunu da bu vesile ile öğrendik. Ancak buna ne yönetim içinden ne de taraftar içinden şimdiye kadar şaşıran veya itiraz eden bir kişiye rastlamadım.
Başka hangi kulüplerin daha yönetiminde olduğunu bilmiyoruz. Ancak en azından taraftar olduğu İstanbul kulüplerinden birinin de genel kurul üyesi olması güçlü ihtimaldir.
“Ben Gençlerbirliği taraftarıyım” diyen bir başkan yukardaki tercihlerde bulunmaz. İşte bunun için “lafla peynir gemisi yürümez” demekteyim.