Önce yenen kazıkların görünen tarafından başlayalım. Hepsi için ilk günden uyarı yaptığımızı da baştan belirtelim. Şu ana kadar 11 lig maçı yaptık ve hemen hemen sezonun üçte birini tamamladık.
Manzara aşağıdaki gibidir…
- Ricardo Velho henüz maça çıkamadı.
- Dilhan Demir sadece tek maçın son 8 dakikasında sahada kalabildi.
- Kevin Csoboth sadece 4 maçın son bölümlerinde toplam 43 dakika sahada kalabildi.
- Onyekuru bütün zorlamalara rağmen 6 maçta toplam 100 dakika sahada kalabildi. Yani 11 maçın sadece 1’i kadar süre alarak…
. Dal Varesanovic sadece 4 maçta toplam 157 dakika sahada kalabildi.
Yukardaki 4 yabancı futbolcu da güya ilk 11 için alınan yüksek maliyetli futbolculardı. Elbette hepsi bu kadar da değil !
Şimdi de yenen kazıkların görünmeyen yüzüne bakalım.
Santraforu gol üretemeyen bir takımda her şey çorba olur. Hani “atanın ve tutanın iyi olacak” lafı var ya bu boşuna söylenmemiş. Eğer atanınız yoksa kaliteli kalecinize de yazık olur. Yani sadece birinin iyi olması yetmez…
Defans oyuncularınız gol işini de üstlenmeye kalkınca, 11 maçta 7 yenilgi kaçınılmazdır. Akordu bozuk müzik aletinden düzgün ses çıkar mı ?
Durum aynıdır !
Peki santraforlarınız hiç mi gol atmıyor ?
Olur mu, 11 maçta 1 gol atıyorlar. Zira yemin etseler başları ağrımamalıdır.
Biraz daha açalım…
Gençlerbirliği’nin 2 santraforu var.
Birincisi Koita, 7 maçta oynamış golü yok. Hem de piyasa değeri 3,5 milyon euro…
İkincisi Niang, 8 maçta 1 golü var. Hepsi bu kadar…
Yani kaleci Erhan’ı bu mevkide oynatsanız daha fazlasını atardı !
Takımda golü kim atarsa atsın ne zararı var ?
Söyleyelim. Ortada maçın galibiyet primi var. Eğer takım içinde gol atmasını beklediklerinizden ses çıkmıyorsa buna kayıtsız kalamazsınız ve o işi de üstlenmeye kalkarsınız ve esas işinizi ihmal edersiniz. İşte bizde olan budur; yani özeti “Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan” olursunuz…
Peki şimdiye kadarki diğer 9 gol kimler tarafından atılmış ?
3 adedi stoper, 2 adedi ön libero, 1 adedi kendi kalesine, 2 adedi 10 numara, 1 adedi de kanat oyuncusu tarafından atılmış. Bunların hiçbirisinin asıl işi gol atmak değil…
Peki bizde bunların hepsi varken, aralarında hakiki golcü neden yok ?
Vallahi bu soruyu ben 6 aydır soruyorum, henüz cevabını alamadım.
Öğrenirsem buradan açıklarım !
Ama bir gerçek var, transferde parayı sokağa atanlar menajerleri zengin etmiş, takımı da puan fukarası durumuna düşürmüşler…
Sonuç olarak; yukarda saydığım 6 yabancı futbolcuya ödenen paralarla borç bu günkü seviyeye gelmiştir. Bu bakımdan kimse çıkıp, göğsünü gere gere “şu kadar finansman sağladık” şeklinde övünmesin.
Sağlanan finansmanın kat kat fazlası sokağa savrulmasaydı bu kulübün borcu kar topu gibi büyümez, kendi yağı ile kavrulurdu…