Ankara’da…
Kurtuluş Savaşı’nda…
Araç ve gereç yardımı yapan…
Şehit ve gaziler veren…
İmalat-ı Harbiye…
112 yıllık çınar…
Sağlıklı olarak bugünlere gelmiş ise…
Başkent’te herkes mutlu ve huzurludur…
Ulus’taki esnafın yüzü güler…
GİMAT ve Haldeki toptancıların, perakendecilerin tezgahında mal kalmaz …
Hele hele…
Sarı-lacivert…
Formalar…
Atkılar…
Tişörtler…
Satılır…
Gururluyuz, güçlüyüz, Ankaragüçlüyüz…
Yazılıyorsa…
O atkılarda…
Otobüs, dolmuş ve metrolarda,,,
Ankaralılar gururla boyunlarına takar…
Sakarya’da…
Tunalı’da…
Bahçeli’de…
Barlar, meyhaneler doludur…
Stat fark etmez…
Eryaman ful çakar…
Deplasman kontenjanında ayrılan yer doludur…
Deplasmana gittiğinde…
Ankaragücü taraftarı bereket götürür..
İmalat-ı Harbiye…
Futbolda heyecan vermiyorsa…
Türkiye’de futboldan söz edilemez…
Yoksulluk vardır…
Taraftar yoktur…
Yenidoğanlı…
Mamaklı…
Dikmenli…
Sincanlı…
Bağlumlu…
Gölbaşılı…
Çankayalı…
Yenimahalleli…
Altındağlı…
Zor nefes alır…
Sadece Ankaragücü onun için yaşam biçimidir…
Onunla nefes alır…
Onun için… İlk iki haftaya bakıp…
Ankaragücü’nün …
Büyüklüğünü, küçüklüğünü tartışmamalıyız…
Ankaragücü’nün…
Büyüklüğü….
Ne şampiyonlukla…
Ne de kupa beyliği…
İle ölçülür…
Ankaragücü’nün büyüklüğü…
Tarif edilemez…
İsim konmaz,,,
Onun için…
Biraz sabırlı olalım…
Her şey güzel olacak…
İşte o zaman,,,
Büyüklüğünü tarif eder…
İsim koyarız…