Gençlerbirliği 45 yıl önce 20-21 kişiyle Denizaltı’da (Maltepe’deki kulüp binasının bodrum katı) Genel Kurul yapardı. Sonucu baştan belli olduğu için de bir formalitenin tamamlanmasından ibaretti…
Yine o günlere döndük. İki adaylı kongrelerden kaçanlar, zamanı gelen kongreyi yapmayanlar bu gün olağanüstü kongrenin davet sahibi oldular.
Tesis içinde ‘biz bize’ kongre yapacaklar !
Sebep mi ?
-Para bitti, borçlar arttı, yeni kredi için yetki almak lazım,
-Hâlâ kulüp içinde kalmaya kararlı olan eski Başkan Vekilinden kurtulmak lazım,
-Paralı yönetici bulmak lazım !
Ancak paralı yöneticinin Sayın Murat Cavcav’a biat etmesi ve onun aldığı kararları da sorgulamaması gerekiyor.
Anadolu’da bir laf var ama şimdi dillendirmek uygun düşmez.
İstanbul’da bile yönetime talip, ‘iyi Gençlerbirliği taraftarı’ olan paralı iş adamları var. Ancak Başkanın aradığı özelliklere sahip olmadıkları için dikkate alınmıyorlar.
Böyle bir dünya var mı ?
Bunu da aratacak bir Akhisar modelinin gelmesinden korkarım.
Kısaca özetleyelim;
Akhisarlılar yönetimden çekilmiş, menajer şirketi olan 3 kardeşe kulübü teslim etmişler…
16 Haziran 2019 tarihinde, Milli Eğitim Bakanlığı Şura Salonu’nda yapılan son olağan genel kurulda bile kürsüde konuşması yarıda kesilen arkadaşımızı ve şiddet görüntülerini unutmadık.
Şimdi ortada bu kadar eleştirilecek idari, mali ve sportif başarısızlıklar varken, bir genel kurul üyesinin bunları biz bize kongrede dile getirmesi mümkün mü ?
Değil konuşması, toplantıya katılması mümkün mü ?
Gençlerbirliği’nin geniş kitlelerce sahiplenilmesi asla istenmiyor. Asıl sebep budur. “Küçük olsun benim olsun” anlayışı kulübün geleceğini tehdit ediyor.
Ankara’da hem Gençlerbirliği taraftarı olan, hem küresel anlamda iş yapan, hem de yönetsel yeteneği olan birçok başarılı iş adamı mevcuttur.
Peki o zaman niye uzak duruyorlar ?
Gençlerbirliği formasının rengini bilmeyen, maçına gitmeyen toplama delegenin tercihine mi teslim olsunlar ?
İşte tedavisi mümkün olmayan derdimiz budur.