""
Ankaragücü'nde Mehmet Yiğiner ekibi elinden geldiğince iyi işlere imza atmaya çalışıyor...
Ancak futbol akılları yeterli gelmiyor, klavuzları da pek bilgili değil...
Öncelikle şurdan başlayalım..
Ankaragücü belki geçmişte Ankara'nın en değerli markasıydı... Ama Cemal Aydın ile başlayan "Benim olsun küçük olsun" ve Ahmet Gökçek ile zirveye çıkan "Ya benimsin ya da kara toprağın" anlayışı markayı yerlede düşürdü.
Her ne kadar Mehmet Yiğiner ve taraftarlar "Ankara'nın en değerli markası Ankaragücü'dür" deseler de bu pek de gerçeği yansıtmıyor.
Ankaragücü internet sitesi yerlerde sürünüyor... İki medya çalışanı olmasına rağmen kısa bilgiler ile geçiştirilen haberler ve özellikle de maç haberlerinde protokol tribünü ile başlayan fotoğraf hiyerarşisi kelimenin tam anlamı ile "tembellik ve acemilik" kokuyor.
Sanki maçı başkan ve yöneticiler oynuyor.
Dün Mehmet Yiğiner çok büyük şıklık yapıp çalışan gazeteciler gününü gazeteciler ile kutlamış. Bu da kulübün artısı...
Ankaragücü'nün en büyük çıkmazı ise Melih Gökçek...
Mehmet Yiğiner her söyleşisinde Melih Gökçek'in yardım elini uzatmasını istiyor. O da biliyor ki Melih Gökçek kindardır ve Ankaragücü'ne zor da kalmazsa delikli tek kuruşu yardım etmez...
Ankaragücü yönetimi ve taraftarı seçim dönemlerini çok kötü sınav vererek harcadı.
Eğer büyük yürüyüş yapılabilseydi Ankaragücü'nün durumu bugünden çok farklı olurdu.
Ama Ankaragücü o treni çoktan kaçırdı.
Bundan sonra Ankaragücü kendi yağı ile kavrulacak.
Ankaragücü'nün Gölbaşıspor hamlesi ilerisi için faydalı olacak gibi gözüküyor.
Transfer yasağının kaldırılmamasını doğru hamle olarak görüyorum.
Taraftarın dikkatli olması gerek
Ankaragücü bu kadrosu ve taraftar desteği ile sonuca ulaşabilir.
Bunun için taraftarın dikkatli olması gerekiyor.
Çünkü saha kapama cezası kapıının önünde duruyor.