Mesut Bakkal takımı yerden kaldırdı, futbolcularımız güçlerinin fazlasını sahaya koydular ve alt sıralarda tek başına kalmaktan kurtulduk.
Ancak biz puanları toplarken Antalyaspor ve Osmanlıspor gibi rakiplerimiz de galibiyetler aldılar. Bu bir yarış olduğuna göre onlardan fazlasını cebe koymaya devam etmeliyiz. Bu da birlik ve beraberlik içinde ve de iyi takviyelerle olur.
Ancak bizde ‘birlik beraberlik’ yanlış anlaşılıyor. Örneğin otobandaki otobüsün içindeyiz ve şöför yorgun olduğu için uyukluyor ama ayıp olmasın diye uyandırmıyoruz. Herhalde sonrası malum…
Durum aynen böyledir. Meramımı anlatmadan önce sizlerle Ağustos ayı sonuna ait aşağıdaki fotoğrafı paylaşacağım.
Gençlerbirliği’nden bir heyet Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören’i ziyaret ediyor. Fotoğrafta; Yıldırım Demirören’in bir yanında Murat Cavcav, diğer yanında Arda Çakmak (Hacettepe Kulubü eski Başkanı) var. Murat Cavcav’ın sağında ise Av. Sinan Gürsoy (TFF eski Profesyonel Disiplin Kurulu üyesi) bulunuyor.
Fotoğraf ; Kurumsal olarak kulübün bu yöneticileri nasıl konumlandırdığının delilidir. Yani bir ay sonra ayrıldıkları zaman haklarında olumsuz bir açıklama yapma hakkı artık elinizde değildir. Biz dışardan eleştirebiliriz ama siz içerden eleştiremezsiniz.
Fotoğrafta bulunmayan Hakan Kaynar zaten kulübün sözcüsüdür. Ayrılmadan bir gün öncesine kadar her ağzından çıkana teslim olmuşsunuz zaten.
Hıfzı Kuruşa son güne kadar ‘Sayman’ olarak görevini sürdürmüş. Yani bu dernekte, derneğin hesaplarından sorumlu yönetim kurulu üyesi olarak…
Şimdi bu arkadaşlar istifa ettikleri gün sizin gözünüzde birdenbire eski değerlerini kaybedecekler öyle mi ? Elbette hayır. Bir kere insana sorarlar; “düne kadar neredeydiniz ?” diye.
Şimdi bu dört yöneticinin imzası ile iki gün önce yaptıkları basın açıklamasından dikkat çeken bölümleri aktaralım.
- “Gençlerbirliği liyakatı yetersiz ve amaçları şüpheli birkaç kişiye teslim edilmiş tek bir akılla yönetilemez. Buna itiraz ediyoruz !” diyorlar.
Liyakat; ‘yeterlilik ve yetenek’ demektir. Bunun eksik olduğunu zaten aylardır birçok örnekle biz de dillendiriyoruz. 20 milyon lira ödenen birçok yabancı futbolcunun kulübede, tribünde ve de Etlik’te dinlendiğini söylüyoruz. Ancak cümle içinde geçen ‘amaçları şüpheli kişiler’i nereye koyacağız ?
- “Ankara kahvehanelerinde yeni üye arayan bazı yönetim kurulu üyelerinin davranışlarını değerlendirdiğimizde, şu an yapılacak bir kongrenin Gençlerbirliği kurum kültürüne yakışır bir centilmenlikte toplanamayacağı açıktır” diyorlar.
Daha da fazlası var ;
- “Kulübün zaten son kongrede bozulmuş üye yapısının daha da tahrip edilerek Gençlerbirliği’nin tek bir aileye mahkum bırakılmasını istemiyoruz” diyorlar.
Burada bu arkadaşlara benim de bir sorum olacak. Son kongrede bozulan üye yapısına görevdeyken itiraz etmişler mi acaba ?
Hem o kongrede seçildiler, hem de etkin görevlerde bulundular.
Son sözüm de Divan Kurulumuzadır. Birlik beraberlik çağrılarını olumlu bulmakla beraber, yukarıda işaret edilen tehlikeye de kulak vermelerini diliyorum. Zira bir takımın küme düşmesi en kötü senaryo değildir. “Amaçları şüpheli kişiler” içeri sızdıysa , naylon üyelik sisteme hakim olduysa kulüp o zaman biter. Bilmem anlatabildim mi ?
Görüldüğü gibi içerden gelen en taze bilgilere dayanarak dikkatlerinize sunuyorum.
Birlik ve beraberlik iyidir de, ne için birlik olduğumuzu da iyi ölçmek şartıyla…