Gençlerbirliği yönetimi dün Serkan Aydın'ı tanıyan ve sağlık sorunlarını bilen bir çok kişinin içini acıtacak bir açıklamaya imza attı.
Gençlerbirliği'nin Trendyol 1.Lig'den düşme korkuları yaşadığı bir dönemde başkan Niyazi Akdaş'ın ısrarı ile dışarıdan futbol şube sorumlusu görevini üstlenen Serkan Aydın hakkında kulüp anlaşılmaz bir açıklama yaptı.
Açıklamada Serkan Aydın'ın kulübe verdiği paranın okulunun reklamları ve loca ücreti olduğunu savundu.
Peki gerçekler ne?
Başkan adayı olma cüretini göstermiş!
-Gençlerbirliği kongre üyesi her birey şartları sağlıyorsa başkan adayı olabilir... Bu cüret değil, her Gençlerbirliği üyesinin yasal hakkıdır.
Sportif ve ekonomik başarı hikâyemiz, yine bir engelleme teşebbüsüyle karşı karşıya kalmıştır!
Serkan Aydın en zor günlerinde hiçbir ücret talep etmeden sağlık sorunlarına rağmen takıma sahip çıkmıştır. En ümitsiz dönemde takımın kümede kalmasında pay sahibidir. Kimse elini cebine atmazken acil ödemelerin yapılması için kulübe para aktarmıştır.
Artık bu camiada başkanlık veya başka bir sıfatla yer edinemeyeceğini anlamış olmalı ki!
Serkan Aydın büyük sağlık sorunları yaşamaktadır. Son kongrede başkanlık adaylığı teklif edilmesine rağmen kabul etmemiştir.
Oysa “borç” adı altında gösterdiği tutarlar, kendisine ait özel okulun stadyum reklamları ve loca bedelleridir!
Serkan Aydın kulübe borç vermiştir. Alacağından düşerek loca ücretini ödemiştir. Reklamlar ise yaptığı yardımlar karşılığında yönetimin ona bir jestidir.
Kaldı ki yapılan genel kurullarda Serkan Aydın'dan borç alındığını yönetim kabul etmiş ve kayda geçmiştir. Eğer bir yasal süreç başlatılacaksa reklamları ücretsiz yayınlayan yöneticiler hala hayattadır.
Gençlerbirliği yönetimi hatalı gördüğü her olay hakkında yasal işlem başlatma hakkına sahiptir. Ancak kulübe hizmet veren, zor zamanlarda nakit akışı sağlayan bir insana yönelik bir açıklama yapması kabul edilemez.
Başkan Osman Sungur eğer Gençlerbirliği kültürünü biliyorsa bu açıklamayı yapan yöneticinin hemen istifasını ister.
Çünkü Serkan Aydın'ın vebali Osman Sungur'un üzerine kalır.
