İşin en acı olan yanı taraftarın uğurlama şekliydi. Onlara da veda edemeden gitti.

Oysa bir kulüpten ayrılan bir futbolcu veya çalışan olsa en azından sosyal medya hesabından veda mesajı yayınlardı…

Yani bu basit prosedürü bile uygulayamadı !

Bu kulüp, tarihinde bu kadar kötülüğü bir arada görmedi. Eski başkan inatla, kulüpten kaçar gibi gitmek yerine kongre kararı aldırmadı…

Sanki kendi işletmesini devreder gibi kulübü devretti ve gitti…

Yaz aylarına girerken bu muhteremden zaten fazla ümitli değildik.  

Futboldan anlamadığını biliyorduk ama yönetemeyeceğini öngöremedik.

Yine de “Bu sezon ne olur ?” diye soranlar ile yönetimdeki ve divan kururulundaki bazı arkadaşlarıma henüz Haziran ayında, “kulüp büyük borca sokulur, başkan da 3 ay sonra bırakıp kaçar” demiştim.

26 Haziran 2025 tarihli yazımda da, “duyuyoruz ki para arayışı başlamış. Yani bu kadar erken mi ? Henüz seçileli 15 gün olmadı, peki 3 ay sonra ne olacak ?” demiştim.

Özür dilerim,  tahminimde 15 gün yanılma var. Yani 3 ay sonra değil, 3,5 ay sonra başkan bırakıp kaçtı.

Yine seçimli kongrenin 1 hafta sonrasına gidelim…

Kongrede; “Pazartesi günü 350 bin euro Aosman hesabına yatacak” dedikten sonra çark edenler, hocanın sezon içinden kalan maaşlarını ve şmpiyonluk primini ödemeyenler, lafa gelince gümbür gümbür atışa başlamışlardı.     

Ben de sormuştum; “ ’Bir milyar liralık bütçemiz var’ açıklaması yapanların cebinde, hiç değilse bu rakamın yüzde 20’sinin hazır olması gerekmez mi ?” diye.

Tahmin edildiği gibi bütün ümitlerini yayın gelirine bağlayıp, onu da önceden teminat olarak göstererek borç alanlar kulübün finansal yapısını iyice bozmuşlardır. Bunun çoğunluk tarafından çok önceden görülmesi gerekirdi.

Maalesef olmadı…

Yani her şey bağıra bağıra geldi !

Sonuç olarak; Gençlerbirliği tarihinde ve değerli başkanlarımız içinde taraftarlar tarafından bu kadar muhabbetle (!) uğurlanan kimse olmadı. Kendisi Gençlerbirliği tarihine geçeceğini zannediyordu. Allah kimseye bu özelliğiyle tarihe geçmeyi nasip etmesin…      

Peki maçlara nasıl gidecek ?

Hani “ezelden beri Gençlerbirliği taraftarıyım” diyordu ya o hasrete nasıl dayanacak ?

Sonuç olarak; Bu kulüpten bir Osman Sungur geçti. Herkes vicdanında bu durumu değerlendirir.

Sonrası mı ?

Verilen sözlere inanılamayacağını bu camia artık herhalde öğrenmiştir. “Martta kongre”, “Hibe” sözleri hiç bir şey ifade etmez, belgeli görüntü önemlidir. Daha da önemlisi mart ayına kadar başka kulüp taraftarlarının üye yapılmayacağı da garanti değildir. İşin trajikomik tarafı ise, bizi hiç ilgilendirmese de yönetim kademesindeki Fenerbahçe- Galatasaray yakınlaşmasına vesile olduğumuzdur !