Fenerbahçe’den İştahlı Oyunla Gelen Avrupa Galibiyet!

1.Kadıköy’de Galibiyet’in  Anahtarı İştahlı Oyundu

Fenerbahçe Kadıköy’de  taraftarlarının “birlikte savaşıp, birlikte kazanalım”   pankartıyla Avrupa Liginin ikinci haftasında Fenerbahçe, sahasında Nice karşısında 2-1’le  kazandı.

Fenerbahçe maça  baskılı başladı. A Milli, Galatasaray ve  Benfica kariyerli  Kerem, ilk  golünde  kendine  özgü  fişek gibi ceza  sahasına  girdiğinde  gol geliyor dedirtti.

Kerem, ilk golüne ikincisini de ekleyince Fenerbahçe’ye geldiğini  ve Fenerbahçe’nin  Avrupa sahnesinde 400.  Golün  adının Kerem  olduğunu  arşivlere  yazdırdı.

Fenerbahçe’de  ilk 11 başlayanlardan Nice maçı Ederson  için test maçı olmazken; Semedo, Skriniar, Oosterwolde ve Brown savunması penaltıya sebep olan karambol pozisyonunda  topu uzaklaştıramamaları dışında  hatasız  oynadılar.

Asensio   ve  Nene  önceki maçlara  göre daha istekli  oynarken; Talisca  Kerem’in  önüne  attığı gollük  pasla sanatkarlığını gösterdi.

Maça  sonradan  giren Oğuz ve  İrfan Can  Kahveci de  üzerlerindeki tutukluğu atmış göründüler.

Fenerbahçe’de   golün ismi, En-Nesyri  Hava Yolları,  ilginçtir   hava  toplarında rakip kaleci Diouf’u çalıştıran  toplarla  vasata  bile yaklaşamazken; ikinci yarının ortalarında   kendisine atılan  derin  topla Diouf’la karşı  karşıya kalmasına  rağmen, kötü top kontrolü  ve pozisyon  takibiyle golü  kaçırarak takımı adına  maçı erken öldüremedi.

Tedesco  4-1-4-1 kurgusuyla  Fenerbahçe’ye geldiği gün  vurguladığı 4’lü  savunma duvarını   uygulamada ısrar   edince, Nice karşısında  takım savunmasıyla  rakibine   kolay pozisyon vermedi.

Fenerbahçe’de   İsmail  Fenerbahçe’ye ilk  geldiği Jesus  dönemindeki   soyadı   gibi  yüksek  performansıyla  Fenerbahçe’nin  en yumuşak karnı olan takımın defans  hattını rahatlattı.

2.Kibirli Mourinho’dan; Net İklimli Tedesco’ya Evrilen Fenerbahçe

Fenerbahçe’de Süper  Lig  ve Avrupa  Ligi  dahil 6.Maçına çıkan Tedesco,    4 gün  önceki kazanan Antalya   kadrosuna güvendiğini  göstererek aynı 11’i Nice karşısına  sürdü.

İlk  yarıda, Fenerbahçe genetiğinde görmeye alışık olmadığımız, “yüksek tempo, şiddetli   rakibe baskı” tama yakın  etkideydi.

Fenerbahçe maçın  genelinde oyunu kontrol  etme, saha parselizasyonu yaparak   Nice  saha  ve  zaman  tanımadı.

Mourinho egosuyla tahtada ilk  11’de esamesi olmayan İsmail,   Tedesco dokunuşlarıyla  bilindik  top kapan, rakibi bunaltan ve ısıran formasyonlarını her maç artırmaya başladı.

3.Rakip  Nice 2. Maçta da  Kayıp

Nice ilk  maçında evinde italya’nın  marka  ekiplerinden  Roma’dan sonra Fenerbahçe’ye  de aynı skorla (2-1)  kaybederek Fransa’ya  döndü.

Maç boyunca, Nice  zaman  zaman  Fenerbahçe’yi geriye itti. İkinci topları  toplayan  Louchet, Vanhoutte  ve Sanson’lu  orta sahasıyla hızlı  oynamaya  çalışırken, gol yolarında etkili olmadı.

Topla %40’la oynayan  Nice  ofanstaki Boga  ve Carlos gibi atletik oyuncularla Fenerbahçe  kalesini tehdit edemedi.

4.Maç  Sonunda  Görünenler

Yedi  gün  önce Dinamo Zagreb’e 3-1 kaybeden Fenerbahçe, taraftarı önünde kötü  imajını Nice karşısında  yedi gün sonra sildi.

Bu galibiyet salt üç puan değil; gelecek maçlara kuvvetli  fener ışığı oldu.

Bazı  maçlar  skora  bazı maçlar ise oyuna göre   izlenip yorumlanır.

Nice  maçı  hem  tabela hem oyun olarak iştahlı , güçlü  ve tempolu  oyunla gelen  bir kazanım oldu.

Fenerbahçe nice galibiyetiyle,  dişli  rakipleri  arasında  aldığı üç puanla  20. sırada yer  buldu.

Tedesco, maç sonu değerlendirmesinde, “Zagrep’te  çok kötü  Kadıköy’de  ise çok iyi değildik!” derken Mourinho sendromundan ve soru  sordurmayan tuhaf basın toplantılarından sonra her soruya verdiği cevaplarla  takım, hoca,  futbolcu  ve  basın  etkileşiminde açık, net  ve dürüst görüntüler verdi.