“Sevindiğimiz bir galibiyet haftasına limon sıkma” diyebilirsiniz. Ancak ligde kalsan ne olacak, yönetsel açıdan küme düşmüş bulunuyorsun !

Cepte 5 kuruş olmadığını söylüyorsunuz, Mayıs ayına kadar 700 milyon liraya ihtiyaç olduğunu açıklıyorsunuz, futbolcuya ve personele zamanında ödeme yapamıyorsunuz…

Peki bunun yerine ne yapıyorsunuz ?

Futbolcu başına galibiyet primini 500 bin liradan 1 milyon liraya çıkartıyorsunuz. Toplam hediyesi de 30 milyon lira ediyor !

“Kulübün parasını har vurup harman savuruyorsunuz” deyince de kızıyorsunuz.

Beyin fırtınası yapmayı severim…

O zaman başlayalım…

Hani bunu bırakıp kaçacak birisi yapsa, “kızdı ve kötülük yapıp gitti” denebilir. Veya “bana yar olmayan başkasına da yar olmasın” diye değerlendirilebilir.

Ya da, “borç yükünü o kadar büyüteyim ki, genel kurulda kimse aday olmaya cesaret edemesin” diye de düşünülebilir. Elbette hangisinin bu motivasyonu sağladığını bilmiyorum. Belki de hiç biri değildir…

Bu bakımdan şeytanın aklına karpuz kabuğu düşürmeyeceksiniz !

Gerçek olan bir şey varsa, bu kulüpte bütçe disiplinin olmadığıdır.

Bir aile için bunu düşünürsek; kaynağınız kıt ise, bütçenizi öncelikle en zaruri ihtiyaçlarınıza ayırırsınız değil mi ? Eğer mutfağınızda yağ, un, peynir, şeker yoksa ve üstelik ödenememiş borcunuz da kenarda bekliyorsa; yeni bir borca daha girip İPhone 17 alır mısınız ? Akla mantığa sığmıyor değil mi ?       

Ama durum aynen budur !

Üstelik perşembenin gelişi çarşambadan belliydi…

Henüz sezon başında ilk transferimiz kaleciydi değil mi?

Peki o sırada en büyük ihtiyacımız neydi ?

Santrafor…

Alındı mı ?

Alındı ama hiç kullanma ihtimaliniz olmayan sakat bir futbolcuya yatırım yapıldı. Dokuzuncu haftayı geçtik, Onyekuru hâlâ kenarda oturuyor ve çocuklarla fotoğraf çektiriyor. Hadi bu durumda kandırıldınız veya hata yaptınız diyelim, bir santrafor daha almak yerine yine gidip ikinci kaleciyi alır mısınız ?

Vallahi aldılar !

Peki sabah maaşları nasıl öderiz diye düşünürken, akşamki bir sevinçten sonra olmayan parayla bonkörlük yapmayı düşünür müsünüz ?

Vallahi o da oldu. Peki şaşırdık mı ?

İlk gün şaşrmıştık ve buna alışmıştık ama bu kadarını da beklemiyorduk doğrusu…    

Sonuç olarak; 30 milyon prim dağıttığınız futbolcular, son zamanlarda olduğu gibi zamanında paraları ödenmeyince FIFA’ya  gidecekler ve kulübü zora sokacaklar. Siz de beş dakikalık gösteri için bu kapıyı aralamış olacaksınız…

Bitmedi, bundan sonraki maçlarda prim olarak ne vereceksiniz ?

Daha azı keser mi ?

Örneğin Konyaspor maçı primi 200 bin lira olsa bu futbolcuları motive eder mi?

Diyelim ki önümüzdeki Galatasaray maçında da Beşiktaş maçının primini vermeyecek misiniz ? Tersi düşünülemez bile. Kazanılmış hak oldu.

Sezonun ikinci yarısında Fenerbahçe maçının primi ne olacak ?

Fenerbahçeli başkan olarak bunun altında  bir rakam takdir ettiğiniz durumda konuşulacakları tahmin edebiliyor musunuz ?

Günlük olarak yaşarsanız yarınları riske atarsınız…

Bu kulüpte olan budur !